top of page

                                                            Türkiye ' de Ulaştırmaya Genel Bakış

 

           Ulaştırma yolcu ve eşyaların belirli amaç için bir noktadan başka bir noktaya belirli yollar, hatlar üzerinden belirli işletme sistemleri ve araçları ile yer değiştirmesi hareketleridir. Ulaştırma bir diğer deyiş ile yer değişikliğine bağlı ekonomik değer üreten, istenildiği zaman kullanılmak üzere depolanması pek olanaklı olmayan ve sonuçta maddi zenginlik yaratan hizmet üretimi işlerinin toplamıdır. Genel olarak ulaştırma hizmetleri yükleme boşaltma, depolama, taşıma ana hizmetleri ile taşıma ve depolama ana hizmetleri sırasında üretim ve ambalajlama hizmetlerinin de görülebildiği hizmetlerdir. Ulaştırma hizmetlerinin kapsamları ve detayları son yıllarda genişletilerek birden çok ulaştırma sistemi ve alt sistemleri tarafından gerçekleştirilir ve bu şekilde ulaştırma ve lojistik kavramları ve sektörleri oluşmuştur. Ulaştırma hizmetleri mühendislik, işletme, ekonomi, hukuk, sosyoloji,  psikoloji ve yönetim bilimlerinin ilkeleri ve yöntemleri ile ele alınması ve çözümlenmesi gereken hizmetlerdir.

  

            Ulaştırma sektörü ve alt sektörleri daha ayrıntılı olarak Türkiye ve dünya makro ölçeklerinde sektörlerin üretim çıktılarını diğer sektörlerin üretim ham madde girdileri olarak taşıyan,  sektörler arasında bilgi ve ürün hareketi oluşturan bir hizmet sektörüdür. Bu bağlamda ulaştırma sektörü ve alt sektörlerinin alt yapı, tesis, araç kapasite teknik ve işletme etkenleri, sorunları Türkiye’nin ve dünyanın makro ekonomik yapısına, sektörlerin yapısına, ana dinamik etkenlerine ve sorunlarına bağlıdır. Bu nedenle dünya içerisinde Türkiye’nin ulaştırma sektörü ve alt sektörlerinde teknik, işletme ve ekonomik planlama çalışmalarının sorunlarına genel bir bakış yapılmasında yarar görülmektedir.

 

            Dünyada belirli bölgelerde üretim fazlalığı sanayi devrimi, günümüzdeki ileri yüksek teknolojiler ile en üst düzeylere çıkmıştır. Bu ülkelerde ileri yüksek teknolojiler ile kişi başına düşen gelir 25.000-30.000 $/kişi düzeylerine erişmiştir. İleri teknolojiye sahip sanayi ile yaratılan üretim fazlalığı sistemi son yıllarda kendini küreselleşme, bölgesel ekonomik iş bölümüne dayalı iş birliği teorilerinin ve uygulamalarının geliştirilmesine yol açmıştır.

                 

           

         Türkiye’de genel olarak kişi başına milli gelirin 5500-8000 $/kişi, otomobil sahipliği %0 80-110 otomobil/kişi olduğu tahmin edilmektedir. Bu değerler, gelişmiş ileri ülkelerin ancak % 8-10’u mertebelerine karşılık gelmektedir. Türkiye’de yine 2000 yılı itibari ile 4,5 milyon otomobil; 1,5 milyon otobüs, minibüs, kamyon, kamyonet ve diğer karayolu araçları olmak üzere toplam 6 milyon dolayında karayolu aracı bulunduğu saptanmıştır. Türkiye’de yukarıda belirtilen oluşumlara ve üretim biçimine bağlı olarak karayolu ulaştırma işletme işyerlerinde ve istihdamında önemli artışlar olduğu; planlı ve programlı  toplu ve kombine taşımacılık beklenen  gelişmeyi gösteremediği, karayolu yük ve yolcu taşıma sistemlerinin payları % 85-95’e yükseldiği;  güvenlik önlemlerinin ve eğitiminin eksikliğine bağlı olarak şehirler arası karayolu trafik kazaları ve sosyoekonomik kayıpları, kent içi trafik sıkışıklıkları ve zaman kayıpları önemli değerlere eriştiği gözlenmiştir.

 

            Aynı zamanda 1999-2001 yılları arasında Türkiye’nin dış ticaret hacmi ile dış hatlardaki taşımacılık incelendiğinde Türk dış ticaret hacminin, miktar olarak 120-140 milyon ton, parasal değer olarak 65-85 milyar $ değerleri arasında gerçekleştiği görülür. Yine Türkiye’ye ilişkin dış ticaret taşımacılığında miktar olarak % 85-95’inin deniz yolu, % 9-12’si karayolu ulaştırma sistemi ile; buna karşın taşınan yüklerin değer olarak % 45-50’sinin denizyolu, % 40-45’inin karayolu, % 7-10’unun havayolu ulaştırma sistemi ile taşınmakta olduğu görülür. Uluslar arası Nakliyeciler Derneği yayınlarında ise; Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasındaki dış hatlarda birim yük taşıma maliyetinin kara yolunda 2730 $, denizyolunda 330 $ olarak belirlendiği görülür.

 

 

Bu yönde Türkiye’de toplam ulaştırma harcamaları, toplam harcamaların  % 8-9’u dolayında olduğu görülmektedir. Ulaştırma harcamalarının ise %35-37’si  otomobil sahipliği harcamaları, %21-22’si yakıt ve motor  yağı tüketimi harcamaları,  %20-21’ı kent içi ulaştırma hizmeti harcamaları, %8-9’u kentler arası ulaştırma hizmeti harcamaları,  %5-6’sı bakım onarım harcamaları, %06-7’si taşıma ve depolama harcamaları olarak gerçekleşmekte olduğu görülür.

 

 

Yine Türkiye’nin Batı bölgelerinde kişi başına düşen gelir 3000-5000 $/kişi iken Doğu bölgelerinde 800-1000 $ civarında gerçekleştiği görülür. Bu yönde kişi başına ulaştırma harcamaları kişi başına milli gelir ile orantılı olarak gerçekleştiği ve en yüksek %20’lik gelir gruplarının ulaştırma harcamaları toplam ulaştırma harcamalarının %62-64’nu oluşturduğu  ve otomobil sahipliği ve kullanımının; yüksek gelirli gruplarda daha yüksek oranlarda gerçekleştiği ortaya çıkar. Bu gelişmelere karşın yüksek standartlı, hızlı toplu demiryolu ve denizyolu ulaştırma sistemleri beklenildiği şekilde gelişemediği görülür.

 

Bu çerçevede ulaştırma sektörü ile ulaştırma alt sektörleri ve diğer sektörler birbiri ile sürekli ilişki, sektörler arasındaki girdi-çıktı, katma değerler ilişkisi sürekli değişim halindedir.

 

Ulaştırma sektöründe farklı kurum ve kuruluşların istatistik bilgileri ve verileri de teknik, işletme ve mühendislik çalışmaları bakımından önemli olduğu görülür.

 

            Türkiye ekonomisinde bu oluşumlar ile birlikte kişi başına düşen gelirin, tüketimin artırılması sorunları ve çözüm arayışları;  sektörler düzeyinde, sektörler arasında serbest piyasa ekonomisi doğrultusunda özel girişimcilik ile beraber planlı ve koordineli kalkınma,  örgütlenme çalışmalarını ön plana çıkarmaktadır. Sınırlı kaynaklar ile etkin ve hızlı kalkınma, ilke ve yöntem araştırmalarını, kalkınma ve sektör politikalarını öncelikli hale getirmekte, bu misyonlar ise devletin çekici, yönlendirici ve girişimci öncülüğünü gerekli kılmaktadır. Bu vizyon ve misyon ilişkileri, Türkiye’de bütün  sektörler birlikte ile  ulaştırma sektöründe de önemli ve belirleyici olmaktadır.

 

Bu yönde dünya ekonomisi, özelleştirme, küreselleşme ve Avrupa Birliği olguları, ülkelerin ve sektörlerin teknik ve ekonomik ilişkilerini ve rekabetlerini arttırmakta; bu durum ise serbest piyasa ekonomisi  ile uyumlu olarak ulaştırma ve alt sektörlerinin  stratejik planlarının koşullara uygun ele alınmasını, geliştirilmesini  gündeme getirir.

                      

 

                                                                                                                                                       Prof. Dr Sadettin Ozen

bottom of page